Peygamber (s.a.v) döneminde ezan meşru olmadan önce, görevli kişi “Toplu namaz” diyerek halkı çağırırdı. Kıble Kâbe’ye çevrilince ezan emredildi. Peygamber (s.a.v) ezanı önemseyip çözüm ararken, bazıları boru, bazıları çan önerdi. Abdullah bin Zeyd (r.a), rüyasında yeşil elbiseli bir adamın çanla geldiğini, “Bundan hayırlısını göstereyim mi?” diyerek “Allahu Ekber” ile ezanı tarif ettiğini anlattı. Peygamber (s.a.v), “Doğru rüyadır, Bilal’e öğret, sesi güzel” dedi. Bilal ezan okuyunca Ömer (r.a) evinden koşarak, aynı rüyayı gördüğünü söyledi; Peygamber (s.a.v) “Hamd Allah’a” buyurdu (Buhari, Ebu Davud, Beyhaki).
Peygamber (s.a.v) ve Raşid Halifeler döneminde minare yoktu. Müezzin yüksek bir yere çıkardı; Bilal (r.a) sabah ezanını Benî Neccâr kadınının evinden okurdu. Peygamber (s.a.v): “Müezzinin sesinin ulaştığı her şey kıyamet günü şahitlik eder” dedi (Buhari). Bu, ezanın yüksek yerden okunmasını gerektirince Medine’de evlerden, sonra Mescid çatısından, ek yapılarla yükselen yerlerden okundu; nihayet farklı yüksekliklerde minareler yapıldı.
Minarelerin İsimleri ve Konumları
-
Güneydoğu (Reîsiyye): Yeşil Kubbe yakınında, en ünlü minare.
-
Kuzeydoğu (Sencêriyye): Kuzeydoğu köşede.
-
Kuzeybatı (Mecîdiyye): Kuzeybatı köşede, Sultan Abdülmecid döneminde yenilendi.
-
Güneybatı (Selam Kapısı): Güneybatı köşede, Selam Kapısı Minaresi.
-
Batı (Rahmet Kapısı): Batıda, Mahmudiyye Medresesi yakınında, cami duvarı dışında.
Minarelerin Tarihi
İlk minareyi Velid bin Abdülmelik döneminde Ömer bin Abdülaziz yaptırdı, her köşeye bir minare koydu. Osmanlı’ya kadar beş minare vardı; Eş-Şerif Kaytbay, Selam ile Rahmet kapıları arasında küçük minare ekledi. Osmanlı’da Sencêriyye yıkılıp Süleymaniyye yapıldı. Suudi döneminde yenilenerek on minareye ulaşıldı; her birine mimari unsurlar eklendi.
Suudi Genişletme Minareleri
Birinci genişletme (1370-1375 H) 70 m’lik dört minare, ikinci genişletme 104 m’lik altı minare ekledi; toplam on minare oldu. Genişletme köşelerine yerleştirildi.
Minareler, yapay aydınlatmayla estetik bir dokunuş kazanır; ışık, güzelliklerini ve manevi havasını ortaya çıkarır.