Mescid-i Nebevi Minareleri
Peygamber (s.a.v) döneminde ezan daha meşru kılınmadan önce, Peygamber (s.a.v)’in bir durumu duyurmakla görevlendirdiği kişi “Toplu namaz” diyerek insanları namaza çağırır, insanlar da toplanırdı. Kıble Kabe'ye çevrildiği zaman, ezan da emredildi. Ezan konusunu Peygamber (s.a.v), çok önemsedi. Bazı müslümanlar insanları namaza çağırmak için farklı yollar önerdiler. Bazıları “boru” ve bazıları ise “çan” kullanmayı önerdi. İmam Buhari, İmam Ebu Davud ve İmam Beyhaki’nin naklettikleri hadiste Peygamber (s.a.v)’in yanına bu esnada Abdullah bin Zeyd el-Hazrecî (r.a) geldi ve şöyle dedi: “Bu gece bana bir rüya görüldü. Bir adam, yeşil elbiseler içinde, elinde bir çan tutarak yanıma geldi.” Ben de ona “Bu çanı satıyor musun?” dedim. O da “Onunla ne yapacaksın?” diye sordu. Ben de “Onunla namaza çağıracağız” dedim. Adam, “Sana bundan daha hayırlısını göstereyim mi?” dedi. Ben de “Nedir o?” diye sordum. Adam, “Şöyle dersiniz: Allahu Ekber, Allahu Ekber” diyerek ezanı tamamladı. Bu durum Peygamber (s.a.v)'e aktarıldığında buyurdu ki: “Bu rüya inşallah doğru bir rüyadır. Bunu Bİlal'e söyle de bu ezanı okusun. Çünkü onun sesi senden daha güzeldir.” Bİlal ezanı okuduğunda, Ömer (r.a) evinde bu sesi duydu ve aceleyle Peygamber (s.a.v)'e gelerek, “Ey Allah'ın Elçisi! Seni hak ile gönderen Allah’a yemin olsun ki, ben de aynı rüyayı gördüm.” dedi. Peygamber (s.a.v) ise “Hamd, Allah'a mahsustur.” buyurdu.
Mescid-i Nebevî'nin Minareleri
Mescid-i Nebevî’nin, Muhammed Mustafa (s.a.v) döneminde ve onun Raşid Halifeleri zamanında minaresi yoktu. Müezzin, ezanı yüksek bir yere çıkarak okurdu. Nitekim Bilal bin Rabah (r.a), sabah ezanını Benî Neccâr kabilesinden bir kadının evinin üzerinden okurdu. İmam Buhari’nin naklettiği hadiste Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Müezzinin sesinin ulaştığı cin, insan veya başka bir şey kıyamet günü onun için şahitlik eder.”
Zikredilen bilgilerle ezanın yüksek bir yerden okunma ihtiyacının, Medine-i Münevvere’de müslümanları Mescid-i Nebevî’nin zemin seviyesinden daha yüksek çevredeki evlere yönlendirdiği anlaşılmaktadır. Daha sonra Mescid-i Nebevî’nin çatısı kullanılmış, ardından daha da yükseltmek için ek yapılar inşa edilmiş ve nihayet farklı yüksekliklerde minareler yapılmaya başlanmıştır.
Mescid-i Nebevi'deki Minarelerin İsimleri ve Konumları:
-
Güneydoğu Minaresi (Reîsiyye Minaresi): Yeşil Kubbe'nin yakınında bulunan ve Mescid-i Nebevi'nin en ünlü minaresidir.
-
Kuzeydoğu Minaresi (Sencêriyye Minaresi): Camii'nin kuzeydoğu köşesinde yer almaktadır.
-
Kuzeybatı Minaresi (Mecîdiyye Minaresi): Camii'nin kuzeybatı köşesinde bulunan ve Sultan Abdülmecid döneminde yenilenen minaredir.
-
Güneybatı Minaresi (Selam Kapısı Minaresi): Camii'nin güneybatı köşesinde yer almakta olup, aynı zamanda Selam Kapısı Minaresi olarak da bilinir.
-
Batı Minaresi (Rahmet Kapısı Minaresi): Camii'nin batı yönünde yer almakta olup, caminin duvarı dışında, Mahmudiyye Medresesi'ne yakın bir konumda inşa edilmiştir.
Mescid-i Nebevi'deki minareler:
Mescid-i Nebevi'de ilk minare Velid bin Abdulmelik döneminde Ömer bin Abdülaziz tarafından yaptırılmıştır. Mescid-i Nebevi'nin her köşesine birer minare yerleştirilmiştir. Osmanlı dönemine kadar camide beş minare bulunuyordu. Memlük Sultanı El-Eşref Kayıtbay, Selam Kapısı ile Rahmet Kapısı arasında küçük bir minare eklemiştir. Osmanlı döneminde, kuzeydoğu minaresi (Sencêriyye Minaresi) yıkılmış ve yerine Süleymâniyye Minaresi inşa edilmiştir.
Suudi dönemiyle birlikte, minareler birkaç kez yenilenmiş ve yapılan genişletmelerle birlikte camide on minare olmuştur. Her bir minareye farklı mimari unsurlar eklenmiştir.
Suudi Arabistan Genişletme Dönemi Minareleri:
Birinci Suudi genişletmesi hicri 1370-1375 sırasında, her biri 70 metre yüksekliğinde dört yeni minare inşa edilmiştir. İkinci Suudi genişletmesi sırasında ise yaklaşık 104 metre yüksekliğinde altı yeni minare eklenmiş ve toplamda on minareye ulaşılmıştır. Minareler, genişletmenin her köşesine yerleştirilmiş olup, her yeni genişletme bölümünün köşesinde bir minare bulunmaktadır.
Mescid-i Nebevi minarelerine bakıldığında, yapay aydınlatmanın kullanımıyla özel bir estetik dokunuş görüyoruz. Aydınlatma, minareleri aydınlatmakta ve bu minarelerin güzellikleri ile manevi havasını ortaya çıkarmaktadır.